
Önce 6 kardeş doğdu. Onlar 1 aylık iken, anneleri arabası çizilmesin diye dikkatlice ilerleyen bir şöförün kullandığı bir araba tarafından ezildi. 6 yetim kardeşin ağlamalarına dayanamayan insanlar, bir zamanlar güvercin evi olarak kullanılan, şimdilerde boş bir kulubeye koydular onları. 2 simsiyah 4 de gri kardeştiler.
Başka bir yerde annesini kaybetmiş bir tekire anne aranıyordu. Anne yoktu ancak kardeş vardı. 7. kardeş olarak aralarına katıldı. Hiç ayırmadan aralarına aldılar o gece. Soğuk akşamda birbirlerini ısıtarak uyudular.
Bir Hasan Abi var onları her gün ziyaret edip gözlerine merhem süren. Vakit ayırıp onları havalandırıyor. Bir Mustafa Abi var, aklı hep onlarda kalıyor. İşi gücü bırakıp onlara bakmaya gidiyor.
Chaplin, durumu onlardan sonra fark etti. Yavruların oynamak ve hava almak için güvenli bir yere ihtiyaçları olduğunu düşündü. Testere, çekiç, birkaç çivi alıp yanlarına gitti. Birinin binanın duvarına yaslanmış koca suntasını hiç sormadan aldı. Artık yaşayan bir ağaç olmayan ve bir işe yaramadan duvara terk edilmiş tahta parçasını vicdanı sızlamadan kesti. Bir de artık kullanılmayan eski masa buldular. Yağan yağmurun altında, çalışmaya başladıktan 1 saat sonra 7 yetim kardeşin artık güvenle oynayabilecekleri yer tamamlanmıştı.
Sonra, resimdeki baba geldi. Mahallenin delikanlısıdır. Baba olduğu kesin zira 4 yavruyu klonlamış, sevildiğini bildiğinden olsa gerek.