Zerre abartı varsa dilim tutulsun, gözüm çıksın. Aynen böyle oldu.
20 yıl kadar oluyor. Büyükçekmece Albatros sahilde bir öğleden sonra plajda oturmuş, yüzmeyi bilenlerin denizde çılgınca eğlenmelerini husumetle seyrediyordum.
10 yaşlarında bir erkek çocuk denizden çıktı. 5 metre kadar ötemde kuma oturdu. Ayağından oluk gibi kan akıyor! Önce baktım anne babası filan koşar yanına diye ama kimse gelmedi. Yanına gidip ayağına baktım. Canı yanıyor ama “bir şey yok geçer” diyordu. Kesik değil kocaman yarık! Bıraksam kan kaybından gidecek, Bir kağıt parçası bulup yaraya bastırdım. Böyle tutacaksın dedim. Kumlar kan gölü.
At kolunu boynuma deyip, kucakladım, yola taşıdım. Acil! Araba! Yardım ediiin! diye bapırdım kimseden tık yok. Her zamanki atarım geldi. Alayınızın aq deyip 2 km ötede yolun başındaki hastaneye doğru hızla yürümeye başladım.
Neyseki bir hayır sahibi adam bizi gördü. Arabasını çalıştırıp bizi aldı. Hastaneye vardığımızda bizi indirip ortadan kayboldu. Altımda – hiç unutmam masmavi güzel bir mayom vardı – kucağımda çocukla hastanenin aciline girdim. Doktora emanet edip bekledim. İyi ki hemen getirdiniz çok kötü yarılmış deyip birkaç dikiş attılar.
Resepsiyonda çocuğun adını sordular. Tanımıyorum yolda buldum dedim. Kendine sorun ana babasını öğenin gelip alsınlar. Çocuğa baktım, emin ellerde olduğunu görünce mayon gtümde yola düzüldüm. Diyemeyeceğim..
– Beyefendi parayı kim ödeyecek?
– Ailesi?
– Ailesini nerden bulacaz siz ödeyeceksiniz.
– Kardeşim çocuğu tanımıyorum. Polis filan çağırın.
– Olmaz. Sorumluluk alamayız. Siz ödeyin, ailesinden siz alırsınız.
– Kardeşim bak. İki saattir Büyükçekmece’de mavi mayomla şöhrete doğru ilerliyorum. Cüzdan koyacak yer mi var para çıkarıp vereyim. Bir tek mayom var görmüyor musun!
– Olmaz beyefendi!
– Tamam ulan! Al lan mayoyu!
– Beyefndi ne yapalım mayonuzu?
– Al! al lan al!
– Arkadaşlar noluyor orda bu ne rezillik? Kardeşim giysene üstünü!
– Hocam acile çocuk getirdi bu beyefendi ücreti ödemiyor!
– Al lan al! ödüyorum işte. Varım yoğum bu mavi mayo.
Neyse, çok uzattım. Hoca dedikleri doktor bey araya girdi. Çocuğun ailesine ulaşmak için polisi aramaya karar verdikleri sırada ben vızt diye hastaneden çıktım. 2 km yolu hava da kararırken o dekolteyle yürümeye hazırlanırken yanımda bir araba durdu.
Niyeti neydi bilmiyorum hemen arabaya daldım. Herif bana baktı ben herife. Ayağımı burktum birader Albatros’a bırakır mısın?
– Oraya gitmiyorum ama yakın bir yere bırakırım.
– Teşekkür ederim. İnsanlık ölmemiş.