Tam geldim siz gitmişsiniz
Ben yokken sohbeti tüketmişsiniz
Masada soğumuş bir fincan kahve
Belli ki beni beklemişsiniz
Kırk yıllık hatırını telvesinde saklamış
Tatlı dost sohbetinde acı kahvem
Anlatacak bir hikayem vardı
Size yetişebilsem
Bir kedi uydu kucağımda
Karnımı doyururken bir pastanede
Uyandırmaya kıyamadım kalkıp da
Siz beni beklerken bir diğerinde
Bugün dostlarımla, bir yerde oturup kahve içip sohbet etmek istedim. Anlaştık. Buluşacaktık. Onlar görüştü ben yetişemedim onlara. Zira bir başka yerde, bir pastanede acıkan karnımı susturmak için durakladım. Bir dişi kedi benden önce gelmiş, bir de pastanenin kedisi oluvermiş mekanda, hiç haberim yok! Tam tıkınırken aceleyle bir şey, bir de çay söyledim yanında içeyim diye. Sonra da kalkıp hızla dostlarıma gidecektim.
Pastanenin sahibi bu dişi kedi, geldi kucağıma yattı. Bir de sıcak sormayın. Mır mır uyudu. Çayım bitti. Kalkamadım. Bir çay daha içtim. Uyuyordu. Kalkamadım. En nihayet pastaneci geldi imdadıma durumu anlayınca, her şey başladıktan 1 saat kadar sonra.
Nazlandı, kalktı kucaktan memnuniyetsiz mırıltılarla çıktı gitti. Hesabı ödedim. Bir adı var mı dedim bu cakalı hanım efendinin? Yok! dediler. O bize ad takmış olabilir ama. Kendisi bizden fazla sahiptir bu mekana.
Anladım. İnsanın kedisi yok, kedinin insanı varmış.