İşle alakalı bir sıkıntı yaşadım. Para önemli değil. Son 3 yılda yediğim kazık bende bağışıklık yaptı. Daha doğrusu sonuncu kazığa kadar öyle sanıyordum. Bu son aldatılmada beni inciten bir şey oldu. Detaya girmeyeceğim. Zaten önemli olan bundan sonraki incinmem.
Her insanın iyi ve kötü zamanı olur. Hele dünya bu durumdayken insanların iyi zamanlarını bulmak çok zor. Belki bu yüzden çok arkadaş ediniriz. Biri uygun değilse diğerlerinden biri mutlaka sizi dinlemek için uygun olur. Hepsinin aynı anda uygun olmaması ihtimaline karşı. En fazla bir gün yalnız kalırsınız. Belki iki. Biri mutlaka çıkagelir.
Bu kez öyle olmadı. Gerçekten incinmiştim ve bir çözüm sunmayacak olsa da üzüntümü anlatacak birini bulamadım. Tam 3 gün kendimi odama kilitledim. Yalnızca su ve sigara. Konuşmadan, bir şey yapmadan geçen 3 gün. Düşündüm. Bu kapanma bir şeye yaramalı diye sürekli tekrar ediyordum. Düşündüm. Uyudum, tekrar düşündüm.
Sonra internette düşen bir son dakika haberiyle alacağımı almam imkansıza dönüştü. Zaten haber ne alacak ne verecek yaşamla ilgili her konuyu anlamsız kılıyordu.
3 karanlık gün sonunda odamdan çıktım. 2 kilo kaybetmişim. Duş aldm. Yemek yedim. Biraz haberlere baktım. Dünya seslerle doldu.
Ertesi gün biraz toparlanmıştım. Dışarı çıkıp dostlarımı görüp sıkıntımı anlatmak istedim. Sıkıntım bir şeye incinmemdi. Birine anlattığım an bunun hafifleyeceğine inanıyordum.
Bu arada sol ayağımın kaval kemiğinde bir aydır bir ağrı var. Vurmadım, sürtmedim ama ağrıyor. Doktora gitsem kesin kaval kemiği bilmemnesi diye dünyada ilk benim başıma gelen bir hastalık duyacağım. Dertlerin ilki hep beni bulur da.. Dost ararken de buna benzer bir şey oldu. O kadar insan içinde kimseyi bulamadım. Vardılar aslında. Dinledim, sordum. İp ucu verdim. Bir ara konuyu kendim açmaya çalıştım ama olmadı. İlgi bekliyordum anlayacağınız.
Nasıl bir izlenim bıraktıysam.. Şakalar oldu, gülündü. Haberler konuşuldu. Herkes beni yanlış anladı. Tek ihtiyacımın; beni kıran şeyi, beni dinleyecek birine anlatmak olduğunu anlamak yerine sanırım başka bir çok şey gibi algıladılar. Dünyada kaval kemiği bilmemnesi hastalığına tutulan ilk kişi olmuştum bir nevi.. Ben de ısrar etmedim. Herkesin bir dünyası var. Önce buna da incindim sonra vaz geçtim. Sonra aklım, fırsattan istifade bir kaç satır uydurdu yine.
Dosta incinmek bir hataydı. İncinmekten vaz geçtim ve eve, odama dönerken not defterime şunları karaladım.
Yanlış yaşamaktansa yalnız yaşamayı yeğlerim.
“Yanlış” kelimesini doğru anlatabildim umarım. Yanlış anlaşılırsa üzülürüm. Dostumu zor seçerim. Seçtiklerim hep özel insanlardır.
Benim bir derdim vardı. Paylaşma ihtiyacım büyüktü. Odada 3 gün kendimi hapsettim dedim ya.. dışarı çıktığımda da konuşamamaktan dolayı kendimi hala o odada hissediyordum. Ve zorunlu bir karar verdim. Doğruluğu tartışılır. Gerekliğini tartışmayacağım. Bundan sonra birini arayarak zaman geçirmektense, paylaşma ihtiyacımı tesadüfe bırakacağım. Belki bir parkta yanıma oturan biriyle paylaşırım. Dinler ve anlattıklarımın yükü olmadan kalkar gider.
Ya da..
Burası benim dünyam. İşte tam burası. 6 metrekare bir oda gibi değil.