
Saat 10 gibi buluşacaktık. Yol uzundu, elimden geldiğince hızlı harekete geçtim. Acaba bu sıcakta nasıl iş konuşacağız diye merak ediyordum. Muhtemelen toplantı “Geberdik sıcaktan, yarın daha sıcak olacakmış” gibi cümlelerle kaynayıp gidecek biz de sadece toplanmış olacaktık. Ama şurası bir gerçek ki, bu sıcakta o uzun yolu gitmezsem ekmek parası kazanamazdım.
Birkaç aktarma yaptım. Görüşeceğim adamların 2 ofisi vardı. Bindiğim otobüs, sırayla her ikisinin yakınından da geçiyordu. En son görüştüğümüz yerdedirler diye düşünüp, daha ilerdeki ofise gittim. Aklıma telefon edip adres teyit etmek geldi ama üşendim işte. O telefonu açmayınca hava daha az sıcak olacaktı sanki. Telefonu açmayınca hava sıcaklığı değişmedi ama yol uzadı. Randevumuz, 10 dakika önce yanından geçtiğim ofisteydi. Yanlış yere gelmiştim.
Kendime ceza verdim. Alt tarafı 1 durak, yürürüm dedim. Ancak ofis caddenin karşı tarafında kalıyordu. Bu sefer fazladan bir de alt geçitten geçmeliydim. Neyse serin olur en azından diye düşündüm.
Alt geçitte bir esmer kız, elinde gitarıyla türkü söylüyordu.
Sabahtan kalktım da ezan sesi var,
Ezan sesi değil yar yar, burçak yası var.
Bakın şu deyyusa kaç tarlası var.
Aman da kızlar ne zor imiş burçak yolması
Burçak tarlasında yar yar gelin olması.
Eğdirme fesini yar yar, kalkar giderim
Evini başına yar yar yıkar da giderim.
Pek de güzel söylüyordu. Burçak Tarlası! Dinlemeyeli ne çok olmuş. Adımlarımı yavaşlattım. Yanına geldiğimde eğilip, cebimden çıkan bozuk paraları gitar kılıfına bıraktım. Atmak hakaret gibi geliyordu bana. Geçitten yukarı çıktım. Türküyü artık duymuyordum ama içimden devamını söylüyordum.
Sonunda randevu yerine vardığımda, görüşmeye gittiğim adamlar arabalarına biniyorlardı. Geç kalmıştım. Onlar da acil bir iş için gitmek zorundalardı. Karşılıklı üzüntülerimizi belirttik ve geldiğim yoldan geri döndüm.
Tekrar alt geçite indiğimde esmer kız başka bir türkü söylüyordu. Kendimi zorlasam da türküyü hatırlayamıyorum şimdi. Ama yanından geçerken sanırım beni hatırladı ve birbirimize gülümsedik.
Geldiğim yoldan aynı aktarmaları yaparak geri döndüm. Her iş görüşmesi sonrası olduğu gibi durumu gözden geçiriyordum. Bu kez boş yere onca yol tepmiş ve zaman kaybetmiştim. Sonra aklıma Burçak Tarlası geldi! Demek ki o kızın kısmeti benim cebimdeki bozukluklarmış. Gidip vermem gerekiyormuş. Benim kısmetim de içimde durmadan tekrarladığım Burçak Tarlası’ymış. Yol ve zaman o kadar boşa gitmemiş. Türküyü yıllar boyu unutmuştum ama bu sefer unutacağımı pek sanmıyorum.
Türküler hatırlanmak için bunu yapabilir mi?