Kendini henüz tanımayan delikanlı Chaplineo Montunugiy ile (rol icabı) fıstık gibi bir genç kız olan, Kabulet Ailesi’nin kızı Chaplinet’in hikayesidir bu.
Montunugiy Ailesi’nin gençleriyle Kabulet Ailesi’nin gençleri, bir gün yaşadıkları kent Verona sokaklarında park yeri yüzünden birbirlerine girerler. Yeterli sayıda yaralıya ulaşıldığında, kentin kolluk kuvvetleri olay yerine intikal edip gençleri etkisiz hale getirirler. Kentin valisi iki tarafı da haşlar. Bir daha kavga ederlerse çok fena yapacağını söyler. Hazır baskıyı kurmuşken, Kabulet Ailesi’nin babasına gidip kızıyla evlenmek istediğini söyler. Oha der içinden baba ama bunun için 2 yıl beklemesini rica eder. Adamın hesabı kızını anca 2 yılda ya ikna eder ya da moruk damat adayı o sırada eceliyle gider.
Neyse, bu arada Chaplineo dalaştıkları aileden bir kıza kesiktir. Ancak henüz kızla konuşamamıştır. Kavgadan bir süre sonra Kabulet Ailesi balo düzenler. Kabuletlerin babası güya balo ayağına kızıyla valiyi tanıştırıp, aralarını yapacaktır. Chaplineo, fırsatı kullanmak ister ve kesik olduğu kızla konuşmak için baloya sızar. Kabuletler yakalasa fena döveceklerdir ama O aldırmaz. Tam aşkını ilan edeceği kıza bakınırken hiç hesapta olmayan Chaplinet’i görür ve diğerinden daha fazla aşık olur. Ya zaten dayağı göze aldık geldik bari daha güzel olanı seçeyim der.
Chaplineo, Chaplinet’e aşkını ilan eder. Kız da olur der. Hatıra resmi çektirirler, gezerler, tozarlar gizli gizli. Resim ele geçince 2 aile arasında sıkıntı yaratır. Montunugiy Ailesi oğullarını fena haşlar. Chaplineo da ailesini üzmek istemez, kimseyi kırmadan Chaplinet ile evlenebilmek için bir çare arar. Eczacı bir arkadaşından aldığı zehiri içip öldü numarası yapacak, ailesi onu efendi çocuktu, hakkımızı helal ediyoruz şeklinde defterden silince de sevgilisine koşacak ve evlenecektir.
Tabi SMS, mail yoktur o sıralar. Düşman eve girip de sevdiğine planını açıklayamaz. Zehiri içer, ailesi öldü sanır. Bir süre sonra bu ayaklanır. Chaplinet’lerin eve koşar. Fakat o sırada, dedikodu genç adamdan daha hızlı ulaşır Chaplinet’lerin evine. SMS, email zaten dedikodudan esinlenerek icat edilmiştir.
Chaplinet sevgilisinin öldüğünü ballandıra canlandıra anlatan dedikoducuya fazla dayanamaz ve bayılır. İşte o talihsiz anda Chaplineo içeri girer ve Chaplinet’in öldüğünü sanır. Oysa kız sadece bayılmıştır. Genç adam, eşekliğinin farkına varıp, hikayenin orijinalinde olmayan şu sözleri söyleyerek, bu kez kendini gerçekten öldürür.
“Vay be! Kız harbiden seviyormuş beni! Ben böyle aşk duymadım! Aşk da O’nunla öldüyse eğer, Şimdi şu an O’nunla ölmeye değer!”
Üzerine düşen külçe gibi herifin sarstığı kız o anda kendine gelir. Hangi ruh hastası, ölmüş sevgilisini evinden alıp oraya kadar taşıyıp üzerine attı diye merak eder.
Romeo ve Juliet hikayesinin aslı astarı budur. Romeo, ayran gönüllü bir tip, Juliet ise körpe, saf bir genç kızdır. Juliet ailesine aşkı için sırtını dönebilirken, Romeo ne şiş ne kebap yanmasın, ilerde ortaya çıkıp mirası da alırım diye hileye başvurmuştur. Sevgisini göğsünü gere gere haykırmayı beceremeyen ama kendini köylü kurnazı sanan Romeo, eline erkek eli değmemiş, aşk meşk bilmeyen Juliet’in ilk aşkı olarak elindeki avantajı kullanmaya kalkmıştır.
Yine de haksızlık etmeyelim. Romeo ve Juliet’i sadece birbirine deli gibi aşık bir çiftin isimleri olarak tanıyan milyonlarca insan, gerçek hikayeyi bilmeden, imkansız sanılan aşklarını imkanlı kılmışlardır.
Düşman ailelerin, birbirine türlü sebeplerle gıcık besleyen kitlelerin içinden, birbirini seven insanların çıkabileceğini gösteren mükemmel bir eserdir.