
Az önce haberi geldi. Dayım ölmüş. Şaşırmadım, zaten çok hastaydı. Böyle zamanlarda durup beklerim. Ne hissettiğimin ortaya çıkması için kendime zaman veririm. Ağladım.
Herkes ölecek. Yaşamak ölüme direnmektir. Direnmek yorucudur. Yorulunca da uzanır rahat bir nefes arasın. O da öyle yaptı sonunda. Yalnızca değiştirebileceğim şeyler için üzülürüm. Ölüm gibi değiştiremeyeceklerim için üzülmem. Yani bazen, biraz..
Ne yapmıştı dayım koca ömründe? Yetim kaldığı evden 13 yaşında kaçmış, mutlaka aç kalmış, en sonunda kendi işlerini kurmuştu. 2 evlilik yapmış 2 de kızı olmuştu hayatı boyunca. Yokluk ve yalnızlıkla başlamıştı hayatı, zenginlikle devam ederken başlangıcını unutmamış, son zamanlarında yine sıkıntılı bir döneme girmişti. Başlangıcı da O’nu unutmamıştı.
Çalışkandı dayım. Hak yemezdi. Daha kötüsü hep kendi hakkını yedirirdi. Ortağından kazık yiyip ağladığı günü unutamıyorum. Ortağını elimden gene dayımın merhameti kurtarmıştı.
Fazla anımız olmadı kendisiyle. Küçükken otobüsle yanına gittiğimi hatırlıyorum. Cağaloğlu’nda gömlek atölyesi vardı. Bana bir çırpıda bir sürü gömlek dikivermişti. Aslan yeğenim derdi bana o zamanlar. Sonra şerefsiz yeğen demeyi uygun gördü. 20 civarı yeğeni içinden beni ayrı tutması hep hoşuma giderdi.
İlk başta, 5 kız kardeş ve 1 erkek kardeştiler. Tek erkek çocuktu. O zamanlar dul kadın olmak bugünkü kadar zor olduğu için annesi tekrar evlenmek zorunda kalmış ve 6 kız, 2 erkek kardeş olmuşlardı sonra. Yalnız başına memleketten İstanbul’a kaçmıştı. Yalnızlık türküleri dinlerdi farkında olmadan ya da bana hep öyle gelirdi. Kandırması, güldürmesi kolaydı, ama içten güldürmesi zordu.
Ehliyet aldığı ilk gün, karşıdan gelen kamyonu görünce direksiyonu bırakıp arabadan atlamış ve bir daha hiç araba kullanmamıştı.
Bazı insanlar hep kederlidir. Yaşamakla ilgileri sadece nefes almaktır. Herkes bir gün ölecek diyordum O’na ama sen, kederinle her gün kendini öldürüyorsun. Koy gitsin, her şey ölüme kadar. Zengin, fakir, genç, yaşlı hepimiz bir olduğumuzda bu kederlerin hiç bir anlamı olmayacak. Aldığın her nefesin tadını çıkar.
Bunları en son söylediğimde yine hastaydı. Gözleri dolu, kederli oturuyor ve hayatı mümkün olduğu kadar zindan etmeye çalışıyordu farkında olmadan. Bunları O’na biraz da fırça atarak söylediğimde “Haklısın” deyip içten gülümsemişti. Kendini, eleştirel insanlar girdabında yaşamaya mahkum etmiş biriydi bana göre. O kadar zorluğu yenmek ve kalp kırmadan uzun bir hayat yaşamak çok büyük bir başarıdır. Çevresindekilerin elinde uzun bir eleştiri listesi vardı her zaman. Benim tek eleştirim ise o listeye aldırıyor olmasıydı sadece.
Filmlere konu bir hayatı başarıyla tamamladı. Size yaşamından sadece beni güldürenleri anlattım. Oysa macerası, biraz daha farklı. Ailenin en küçük çocuğu, yetim kaldıktan bir süre sonra adının başındaki “küçük” sıfatını, üvey babasının O’na getirdiği adaş kardeşine bırakmıştı. Bir anda büyümüş, yeni yaşamına kaybederek başlamıştı.
O’nun kısmetini en iyi tarif eden ifade budur belki de.
O’nu benden daha sık görenlerin anlamayacağı şekilde O’nu çok özleyeceğim.