18 yaşımı yeni bitirmiştim. Sabah 1 civarı, sabahçı minibüslerden birinden inip, eve doğru yöneldim. Arkadaşımdam geliyordum. O saatte etrafta benden başka kimse yoktu. Birden 10 tane sokak köpeği etrafımı sardı. Çemberin ortasında cesaretimi toplamaya çalışarak bekledim. Aklıma bir anda bin tane tavsiye geldi. Çömel, kaç, ölü taklidi yap.. vs vs.. Acaba bu tavsiyeleri verenler daha önce böyle bir durumda kalmışlar mıydı?
Derin bir nefes alıp tuttum. İçlerinden bir tanesi bana doğru bir kaç adım attı. Hırladı. Dost olmadıklarına karar verdim. Aniden sağ ayağımı şiddetle yere vurup avazım çıktığı kadar kükredim! Groooar!!! O başlarındaki, lider olduğunu sandığım köpek kaçınca 10 tane sokak köpeği bir anda kaçıp gitti. Aralarında bir çeşit liderlik kurumu vardı.
Bir gün benzin istasyonunun birinde oturmuş arkadaşlarla sohbet ediyorduk. Az ilerde, benzincinin giriş yoluna bir grup köpek geldi. 2 tanesi çiftleşirken kilitlenmiş. Diğerleri de havlayarak onları ayırmaya çalışıyor. Aramızdan birkaç edepsiz insan espri yaparak güldü. Ne yapmak lazım, kendi hallerine mi bırakalım diye konuşurken, bir tanesi meraklı bakışlarımız arasında elinde bir kova suyla köpeklere doğru koşmaya başladı. Suyu kilitlenmiş köpeklere serpti. Kilit çözülmedi ama 2 talihsiz köpek diğerleriyle birlikte korkudan yola atladı. Aynı anda yoldan geçmekte olan belediye otobüsü köpekleri ezmemek için direksiyonu kırıp kaldırıma çıktı. İçerde birkaç yolcunun yuvarlandığını gördüm. Sonra yolculara su verip teskin ettik.
Kilitli köpekler yengeç misali yan yan koşarak kaçtılar. Diğerleri çoktan sıvışmıştı. Aralarında bir çeşit zor zamanlarda birlik olma kültürü vardı.
Sabah 4 civarı köpek havlamasıyla uyandım. Balkona çıktım. Aşağıda 4 tane köpek vardı. Biraz izledm sonra “Hayırdır? Ne konuşuyorsunuz?” diye seslendim. Kafalarını kaldırıp bana baktı ve sustular. Az sonra 3 tanesi daha yaşlı olduğunu sandığım bir köpeğe sokağın sonuna kadar eşlik etti. Birkaç kez daha havladıktan sonra geri döndüler. Anladığım kadarıyla o yaşlı olan buralardan değil. Bizim 3 köpek de ona buralardan gitmesini söylüyordu. Aralarında bir çeşit diplomasi vardı.
Köpeklerin huyu benim yaşadığım 30 – 40 yıl içinde değişmiş veya gelişmiş olamaz. Ben 18 iken istemeden liderlerinin hedefi olmuş ve cesaretten çok soğuk kanlılıkla hayatta kalmıştım.
30 umda ise onların işine karışmanın istenmeyen sonuçlar doğurabileceğini, iyi niyetin yeterince tanımadığımız kültürlere ve hatta kendimize zarar verebileceğini görmüştüm.
Sonunda 40 lar biterken, bazı şeyleri yalnızca izlemem gerektiğini en başından biliyordum. Köpekler ve insanlar arasındaki fark köpeklerin daha gelenekçi ve disiplinli olduğu insanların ise – eğer isterse – zamanla bazı şeyleri öğrenebildiğiydi.