Uzak diyarlarda bir köyde, Muhtar’ın birinin aklına, köyde çocuklar arasında bir şarkı yarışması yapmak gelir. Yarışmaya, konuşmayı söken, tuvaletini tutabilen ne kadar çocuk varsa katılmak zorundadır. Meydana bir sahne kurdurur, kulağına güvendiği 2 erkek 1 de kadın jüri seçer. Gerçi bu kulaklar, müzik endüstrisi bulunmayan köyde sadece dedikodu duymada iyilerdir.
Önce prova yaparlar! Çocuklar, sırayla kendilerine öğretilen şarkıları prova etmeye başlar:
– Kara yılaaan, kara yılaaaann!!
– Sana 3 yaşımdan beri hastayım, olmuş 5 sene ey sevdiceğiiiim!!
– Ne acılar gördüm ben buuu uzun hayatta, ciğerim paramparçaaa!!
– Seni almazsam ananı vuracağım! Bana kaçarsan her gece kuduracağım!
– Aşkımı jiletle bağrıma kazıdım, üzerine tuz döktüm ağladım!
– Yetti bu kahbe hayat, herkesi asıp gideceğim, takıl bana bebeğim!
Akşam olur. Köylüler, sahnenin kaşısına toplanır. Sahneye önce Muhtar’ın oğlu çıkar ve şarkısını söylemeden önce jüri O’na adını sorar.
– Hoşgeldin canım, adın ne senin?
– Muhtar’ın oğlu!..
– Ayy! Ne şeker! Süper bir ses! 10 puan, 10 puan, 10 puan!
Şarkıya gerek kalmamıştır. Çocuk elinde lolipopla gider bir iskemleye ilişir. İnsanlar, bu harika sese sahip veledi bir süre çılgınca alkışladıktan sonra, dikkatlerini tekrar sahneye yöneltirler.
??
Başka çocuk mu bekliyordunuz?
Öldüler onlar.