Çocukları öldürenlerin kendi çocuklarının yüzüne nasıl baktıklarını merak ediyor musunuz? Ya da çocuklarına nasıl ahlak eğitimi verdiklerini? Sizce çocuklarını seviyor olabilirler mi? Sizce herhangi bir şeyi seviyor olabilir mi?
..
Gelişmiş dünyada bir yer.
– Evet çocuklar herkes hediyesini hazırladı mı? Şimdi bunları, paketleyip dünyanın herhangi bir yerindeki başka çocuklara göndereceğiz. Onlar bizim uzaktaki arkadaşlarımız. Biliyorsunuz, size anlatmıştım. Her çocuk sizin gibi şanslı doğmadı. Bazılarının karnı aç. Onun için yemek yerken beğenmedim demiyoruz, şükrediyoruz, ne verilirse onu yiyoruz değil mi? Aferin size! Oyuncaklarımızı da kırmıyoruz, oynamadığımız oyuncakları başka çocuklara veriyoruz. Hem oyuncaklarımız hem de oyuncak alamayan çocuklar mutlu oluyorlar değil mi? Aferin size çocuklar. Sen ne göndereceksin uzaktaki arkadaşına?
– Ben en sevdiğim misketimi, bir kendi resmimi, bir de mektup gönderiyorum.
– Neden bunları seçtin?
– Misket benim en sevdiğim oyuncak. Resmimi de ben onu görmesem bile o beni görsün diye koydum. Bir de mektup yazdım ona.
– Okuma bilmiyordur belki?
– Olsun büyüyünce okur!
…
Çok kilometreler ve biraz zaman sonra Ortadoğu’da bir yer.
– Sayın izleyiciler, İsrail’in dün gece misket bombalarıyla müdahale ettiği bölgedeyiz. Her yer ceset dolu. Binalar yıkılmış.. Koku dayanılmaz.. Anlatmakta güçlük çekiyorum, siz zaten manzarayı izliyorsunuz. Yönetmen arkadaşım lütfen görüntüyü mozaiklesin. Çok acı! Çok acı! İnsan dayanamıyor! Bakın burada küçük bir çocuk yatıyor. Anlatmak istemiyorum ama bilmeniz gerek! Elinde.. bir saniye.. elinde bir tane misket var. Sımsıkı sarılmış ona. Hemen yanında.. yanında yerde bir çocuk fotoğrafı ve bir.. sanırım mektup var.. İngilizce yazılmış.. Biraz yıpranmış ama okumaya çalışacağım.
“Uzaktaki arkadaşım,
Merak etme. Sakın korkma artık!
Öğretmenimiz bize, sizin yemek bulamadığınızı, oyuncağınız olmadığını söyledi. Sana şimdilik bir resmimi ve bir de en çok sevdiğim misketi gönderiyorum. Misket artık senin. Oynadıkça beni hatırlarsın. Bize bu paketin nereye gideceğini bilmediklerini söylediler. Onun için seni bulmama imkan yok. Ama belki sen, büyüyünce beni bulabilirsin? O zaman büyük olacağımız için oyun oynayamayız ama başka şeyler yaparız. Biz, arkadaşlarımla ben bundan sonra her şeyimizi sizinle paylaşacağız.
Sevgiler,
Uzaktaki arkadaşın..”