Oyuncakçı Gepo Usta’nın tek arzusu bir çocuğu olmasıdır. Olması gerektiği gibi, sadece ömrü dolmuş ağaçları kullanarak, çocuklara neşeli oyuncaklar yaparken birden devir değişir. Ölmüş ağaçlarla isteğine kavuşamayan Gepo; “Ho-ho-ho, şu meşeden bana iyi malzeme çıkar” diyerek canlı bir meşe dalı keser. İçinde binlerce hayvanın, ağacın ve böceğin yaşadığı Orman’ın ruhu, Gepo’nun bu hatasına çok kızar. Bir tek canlı ağaç kesildiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. O dala konarak, etrafa şarkılar söyleyen kuşlar, yukarıya tırmanırken o dalda soluklanan sincaplar, en önce üzülürler.
Orman, Gepo Usta’ya dileklerinin karşılığını verir. O’nun bencilliği, meşe dalından yapacağı tahta çocukta can bulacaktır.
Marangoz hayalindeki gibi bir çocuk yapar o daldan. Çocuk canlanır. Çok sevimlidir ancak bencildir. Bencilliğini örtmek için yalanlara başvurur ve Orman bunun karşılığında, her yalan söylediğinde burunun uzaması için O’nu lanetler. Bu arada Gepo’nun bencilliği zıvanadan çıkar, bir kaç çocuk daha yapayım diyerek önüne gelen ağaca saldırmaya başlar. “Ho-ho-ho! Bunun sadece burnu uzuyor, bakalım diğerleri neler yapacak!” diye merak eder.
Ancak Orman, O’na bu isteğinin karşılığını vermez. Tahta Çocuk tektir. Gepo’nun arkasında biriken eciş bücüş oyuncakların azameti yükselirken, ormanın azameti hatıralarda yaşayacaktır. En azından o an için. Başka bir yerde, az önce geçtiği yolda bir çobanın paçasına takılan bir tohum vardır mutlaka.
Gerçek çocuklara özenen Tahta Çocuk, ben de insan çocuk olacağım, büyüyüp karı kız bakacağım diyerek, bu delinin yanından ayrılır. Zahmetli bir yolculuğa çıkar. Çok uzun zaman sonra, ormanlar yeniden yeşerdiğinde, yalan söylememeyi, bencil olmamayı, ağaçları kesmemeyi, tüm canlılara saygı duymayı, yani gerçekten sevmeyi öğrenir. Orman, “O artık gerçek bir insan olmayı hak etti” diyerek lanetini kaldırır.
Tahta Çocuk artık bir insandır.
Zaman, herkese yaptığı gibi, O’nu da eskitir. Geçmişinden kalan tek iz, burnundaki kusurdur.